28 Kasım 2011 Pazartesi

Nothing happens....

Evet... Hiç bir şey olmuyor. Neden bir umut içinde yaşıyorsun da boşu boşuna yoruyorsun kendini?

Hayır aşk acısı değil, merak etmesin kimse. Çok şükür mutluyum, mutluyuz bu şekilde şimdilik ama neden bu saçma salak umutsuzluk onu çözemiyorum?

Hayır annem çok doğru bir şey söyledi, gerçekten kendi kafamı boşaltmam lazım benim bir şekilde. Bu işler güçler derken kendimi yoruyorum, bir şey olacağına inandığımdan değil, kafamdan bir şey çıkartacağımdan dolayı kafamı veriyorum bu işe...Ama baktım ki yorulmaya başladım...

İstifa ediyorum, bu şekilde çalışmaya istifa ediyorum! Artık kendime de birazcık zaman ayırmanın zamanı geldi, bende ayna karşısına geçip, traş olduktan sonra kendime "Ne kadar yakışıklıyım" demek "Ne kadar güzel gülüyorum ulan" demek istiyorum. Eee bunun için öncelikle yapmam gerken bir şey var, onu yapacağım ondan sonrasını hep birlikte göreceğiz.

Allah'ım beni yapmak istediğim işimde, gücümde, hayatımda, sözümde mahçup etme. Sen beni sevdiklerime, sevmediklerime, düşmanlarıma, dostlarıma mahçup etme...

Haydi "Bismillah!"

Gece çiçek açan orkide!

Adamın birisi Hollanda'da bir çiçek bulmuş. Bu çiçek 2cm boy verdikten sonra soluyormuş. Bu durumu merak eden bu adam, o çiçeği incelemek için evine götürmüş ve gözlemlemeye başlamış. İk gün akşam şunu farketmiş ki, o çiçek akşam güneş battıktan bir kaç saat sonra açılıyor ve güneş doğduktan bir kaç saat sonra tekrar kapanıyor.

Bir çiçek, neden geceleri açar sizce?

Herhangi bir fikri olan var mı?

HAYIR!

Allah yaratırken o şekilde yaratmış.

Bilim adamları şu an o çiçeğe şu garip isimlerden birisini verdiler....

Bloutopilum notrukum .. bulpuphyllum noctrnum... yok yok heh; Bulbophyllum nocturnum.. bu ismi vermişler

Ne anlıyorlarsa bu gibi garip isimler vermekten!

Abi neden Türkçe vermiyorsunuz? Neden illede latince isimlere sahip olması lazım? Saçmalık!!

Her neyse, bilimadamları da bu işin aslını çözemedi daha. İnşallah yakında çözüp bir şeyler söylerler bize..

25 Kasım 2011 Cuma

Herşey güzel olacak..!

Bu gün nedense bir enerji var içimde (Sanırım gece içmiş olduğum Enerji içecekleri yüzünden).

Tepinesim, kıpraşasım oynayasım vs vs bir şeyler yapasım var. Akşamleyin arkadaşlarla buluşacağız ayrıca. Maklube (evet maklube diye okunuyor bu Suriye'nin yemeklerinden olan şey) yemeye davetliyim, senelerdir ilk defa maklube yiyeceğim :)

Hepsinden ziyade, her ne kadar hava çok kötü olsa bile, soğuk olsa bile bu gün bir enerji var bende. Neden bilmiyorum ama gece gördüğüm rüyadan dolayı sanırım (Enerji içeceklerini de unutmamak lazım ayrıca)...

Bir kaç gündür alamadığım cevapları bu rüya ile alabildim sonunda :)

Rüyamdan kısaca bahsetmem gerekirse E.A.G. isimli kişi, rüyamda bana yine her zaman söylediği gibi "Herşey iyi olacak" diyip duruyordu. Daha sonra birisi geldi, bana;

"Sen sana yakışanı zaten yapıyorsun, o geceden sonra çok dağıttın kendine, o gece sana söylemek istedikleri onlar değildi, yanında senin olduğunu biliyordu ancak uykusunda sana söylediklerini kafana takmamalısın" dedi...

"Ama neden? Uyku uyurken insanlar yalan söyleyebilir mi?" diye sorduğumda gelen cevap çok oturdu içime...

"Uykusunda sana istediğini söyleyebilir, gördüğü rüyayı bilemezsin... Ancak bil ki kaderinizi birlikte yazan Allah, ona o gece seni denemek için bu sözleri söylettirdi. Eğer başka şekilde olsaydı hala yanında olmayacaktı."

Buradan şu sonucu çıkarttım, umarım okursun sende;

İnsanların kaderini belirleyen Allah, size gelipte "ben sizin kaderinizi birleştirdim" demez. İşaretler gönderir, o işaretleri sen nasıl yorumlarsan o şekilde gerçekleşir....

Ben şunu çok iyi anladım ki herşeyin gerçekten bir nedeni var. Bu nedenin ne demek olduğunu çok iyi anlıyorum... İki insanın kaderi bir yazılmışsa, istediğin kadar kontrol etmeye çalış kendini, kader kaderdir ve olacaklar olacaktır.

Rüya geliyor tekrar aklıma ve söylediğin geliyor tekrar "Herşey güzel olacak".

Herşey güzel oldu zaten ve daha güzel olacağına olan inancımı yitirmedim, yitirmeyeceğim.

Burada şundan çok özür dilemek istiyorum, son zamanlarda gerçekten çok yoğun bir çalışma temposuna girdim. Bunu kafamı dağıtmak için kendi kendime yaptım ve patlama noktasını yaşadım. Sanırım kendime iyice çeki düzen vermemi gerektiren durumlar yaşadım.

Kendime geldiğime inanıyorum, inanmak istiyorum.. Hayır hayır, ne inanıyorum nede inanmak istiyorum, ben zaten KENDİMDEYİM!

Evet, şimdi sana ithaf ettiğim şu sözleri söylemek istiyorum;

Seni severken sevdim yaşamayı
Her biten günün gecesinde huzurum
Yeni doğan her günle yaşama sevincim oldun.

Kestane gözlerini sevdim
Hüzünlü bakarken de gülerken de
Çünkü masumiyetimdi onlar benim..
Ve sen yine bakarken gözlerimin içine
Tuttum ellerini
Bir öpücük oldular düştüler kalbime..

Başını her yasladığında sevdim
Kalbimin atışlarını.


Sen uçsuz bucaksız bir tarlada
Tek bir gelinciktin benim için
Sana doğru nefes nefese ölürcesine koşmamı sevdim..
Çünkü ne toprak yağmuru ne gece güneşi
ne de bir kuş özgür olmayı isteyemezdi
Seni istediğim kadar..

Umut dolu bir akşam vakti
Kanat çırpan kuşların sesiyle doldun kalbime.
Ve bense her gülümsediğimde
Yüzümden yayılan sımsıcak neşem olmanı sevdim..

Sen,
Upuzun gecelerde başlayıp da söylemeyi bitiremediğim şarkım..
Sen,
Anlatmayı bir türlü bilemediğim hikayem..

Ben seninle yaşamayı sevdim,
Ay ışığında bir yolda yürürken...


Burak TÜRK

John Lennon - Stand By Me

This song says, no matter who you are,
No matter where you go in your life
At some point you're going to need
Somebody to stand by you.

Oh yeah! Oh my darlin' Stand by me!
No matter who your are, no matter where you go in life
You all need is somebody, to stand by you.
No matter how much money you got, or the friends you got,
You all need is somebody, to stand by you

When the night has come
And the land is dark
And the moon is the only light we'll see
No I won't be afraid, no I won't be afraid
Just as long as you stand, stand by me

And darlin', darlin', stand by me, oh now now stand by me
Stand by me, stand by me

If the sky that we look upon
Should tumble and fall
And the mountains should crumble to the sea
I won't cry, I won't cry, no I won't shed a tear
Just as long as you stand, stand by me

And darlin', darlin', stand by me, oh stand by me
Stand by me, stand by me, stand by me-e, yeah

Whenever you're in trouble won't you stand by me,
Oh now now stand by me
Oh stand by me, stand by me, stand by me

Darlin', darlin', stand by me, stand by me
Oh stand by me, stand by me, stand by me

22 Kasım 2011 Salı

Hayatımı etkileyen en önemli olay...

Efendim hayırlı günler olsun hepinize. Sevdiklerime, sevmediklerime, tanıdıklarıma, tanımadıklarıma kısacası tüm dünyaya...

Dün akşam 00:00 olduğunda kendi kendime bir karar alma gereği duymuştum, bunu da Facebook ve Twitter hesaplarımdan zaten bildirmiştim diye hatıylıyorum. Bir takım kararlar almaya iten durumlar gelişti... Hayatımda ikinci defa bunu yapmak zorunda hissettim. Daha önceden sadece bir kere bunu yapmıştım...

20 Mart 2011 tarihinden beridir vermiş olduğum "Ahmet beyin oğlu" durumundan kurtulma çabam, Haziran itibarı ile "Burak Bey" durumuna upgrade olmuş, ve Kasım gibi "Burak beyin babası" konumunda babamı görmekten mutluluk duyuyorum. Yanlış anlaşılmasın lütfen, babamı gerçekten çok seviyorum, saygı duyuyorum ancak bana insanların "Dişçi Ahmet bey'in oğlu" demesi gerçekten çok büyük rahatsızlık veriyordu.

Bir takım şeyleri bu kadar kısa zaman içerisinde gerçekleştirmek gerçekten bir insana gurur veriyor, bunları kimselerle paylaşmak istemiyorum. Ancak paylaşmak istediğim bir şey var;

10 Mayıs'ta birisiyle yaptığım telefon konuşması sonucunda "Ben başarılı olabilirim" sözünü tekrar hatırladım.

2008'de Türkiye'ye geldiğimde, okumuş olduğum bir sürü abuk subuk kişisel gelişim kitapları, yaptığım !!gereksiz!! çalışmalar sonucunda kendimi geliştirdiğimi farkettim.

Oturup bir kitabı açtım, herhangi bir kitabı (İsmini hatırlıyorum, ilk başta sıkılmıştım ama daha sonra çok hoşuma gitti, Metal Fırtına 2 Kayıp Naaş) ve kitapta rastgele gözlerimi gezdirmeye başladım. Neden yaptığımı sorsanız, uyumak içindi...

Aradan bir kaç günün geçmesi ile birlikte bir şey farkettim, göz gezdirdiklerimi hatırlıyordum! Evet, bilmiyorum başka birisi keşfetmişmiydi ama, kesinlikle hızlı okuma yöntemlerinden bir tanesi bu olabilirdi diye düşündüm ve devam ettim...

Kitap bittiğinde neredeyse dakikada 4 sayfa okuyordum, bu yaklaşık 1000 kelime eder!

Bu şekilde bir ay kadar kendi halimde bir şeyler yaptım, gördüm ki bunu farklı şekillerde de kullanabilirim. Öncelikle algılarım açılmıştı, dünyaya daha dikkatli bakmaya başlamıştım. Duyduğum şeyler, gördüğüm şeyler sanki kafamda daha kalıcı olmuştu.. Evet hafızama etki etmişti ve bende biraz daha alıştırma yapmam gerektiğini düşündüm. Kendimce göz egzersizlerine, abuk subuk şeyleri ezberlemeye, okumaya koyuldum...

2008 yılı bitene kadarki Temmuz - Aralık ayları arasında kendime yapabildiğim herşeyi yaptım! O süre içerisinde bir kaç tane kitap ezberlemeye koyuldum, 10 15 sayfasını ezberledikten sonra canım sıkılıyordu bırakıyordum ama olsun, hafızamı geliştiriyordum. Numaraları ezberliyordum, telefon rehberimi açıpta insanların numaralarına 10'ar saniye bakıyor, bir kaç dakika sonra ne kadar doğru hatırladığımı ölçebilmek için kendi kendime test uyguluyordum... Çok başarılı olduğumu söyleyemem ama başarısız kesinlikle değildim!

Geçen bu süre zarfında kendimi bir çok konuda geliştirdim, mümkün olduğunda geniş düşünmeye, mümkün olduğunda mantıklı düşünmeye ittim kendimi... Yaşadklarımdan (yada yaşattıklarımdan) sonra haketmiştim bunları sanırım... Ama kendi faydama oldu...

Bu durumdan kendim için şöyle bir formül ürettim;

Matematik dersinden hatırlarsınız, iki negatif sayının çarpımı pozitif verir, işte bu formülü hayatıma nasıl uyguladığımı zamanla gördüm....

(-) x (-) = (+)

Evet, kariyer geçmişime baktığımda başarısız birisi değildim, hatta bir çok insandan çok daha başarılıydım ve ne olduysa üniversiteye gelmemle birlikte olmaya başladı. Birden dünyanın en başarısız insanı oluverdim. Bu durum benim canımı sıkıyordu, ancak aileme karşı bir isyandı... Daha sonra isyanım "bastırıldığında" yapacak bir şey olmadığını gördüm ve mecburen mecburen mecburen diye diye bir şeyleri yapmak zorunda kaldım. Bunları yaparken de kendim için kullanmasını öğrendim bir şekilde...

2010 yılı hayatımın en kötü senesiydi. Konuşmak bile istemiyorum o sene hakkında. Lanet ediyorum o seneye..!

 veeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee............................................

2011 yılına girdiğimiz gece, arkadaşlarla (Dostlarım; Kerem ve Cihan ile) o evdeki partinin başlaması ile yeni bir hayata başlamam gerektiğine karar verdik ortaklaşa. Oturduk ve yapmam gerekenleri konuşmaya başladık... Bunun için öncelikle kendimi toparlamam gerekiyordu, bir kaç aylık toparlama evresinden sonra kendi mutluluğumu elde edeceğime inandım. Yıllardır bir şekilde mutlu olmaya çalışmıştım, artık mutlu olmaya çalışmamalı, ne olursa olsun mutlu olmalıydım... Gülücükler saçmaya başladım dünyaya o 20 Mart gününden sonra...

Kerem ile konuştuk ne yapacağım hakkında ve bu benim hayatımdaki dönüm noktası oldu...

10 Mayısta beklemediğim birisi ile güzel bir telefon görüşmesi yaptım, aslında beklemiyor değildim ancak umudumu yitirmişdim. Okursa bu yazıyı zaten bilir o kendisini :)
Daha sonra hayata iyicene sarılmam gerektiğini görerekten bir bahane aradım....

Bahane, bahane, bahane, bahane, bah....

BULDUM!!!

"Ahmet beyin oğlu" olmamalıydım. Amacım "Ahmet beyin oğlu" gelmiş, geldi vs denmesinden ziyade "Burak" yada "Burak bey" gelmiş denmesi olmalıydı... Kıvılcımıda bulmuştum ve sıra bir şekilde bu durumdan kurtulmaya gelmişti... 

Sonunda çok ufak tefek şeylerle, kendime nasıl gaz verdiğimi gördüm, bu durumdan da çok mutluyum. Kendimi hiç beklemediğim bir yerde buldum. Özellikle şu sıralar, o kadar alakasız bir yerdeyim ki, 1 sene önce söyleseydi birisi bana, "Hass..... lan" diye küfreder kovardım belki dalga geçiyor benimle diye...

Bana bu güne kadar herkes çok başarılı olabileceğimi söylemişti, ben bundan kaçmıştım, neden diye sordum, kaçmayalım bakalım ne olacak dedim ve geldiğim nokta apaçık ortada... Teşekkürler hayat...

Şu sözleri sizlere bu yazımın sonuna eklemek istiyorum...

When we all give the power
We all give the best
Every minute of an hour
Don't think about the rest
And you all get the power
You all get the best
When everyone gets everything
And every song everybody sings

And it's life
Life is life
Labadab dab dab life (nanananana)

Life is life when we all feel the power
Life is life come on, stand up and dance
Life is life when the feeling of the people
Life is life is the feeling of the band


When we all give the power
We all give the best
Every minute of an hour
Don't think about the rest
Then you all get the power
You all get the best
When everyone gives everything
And every song everybody sings

And it's life
Life is life
Labadab dab dab life (nanananana)

And you call when it's over
You call it should last
Every minute of the future
Is a memory of the past
Cause we all gave the power
We all gave the best
And everyone gave everything
And every song everybody sang

Güvenmek...

Soruyorum insanlara neden güvenemiyorum diye.. Her türlü yalan söyleme kabiliyetine sahip insanoğlu bu yüzden güvenmiyorum. Her kim olursa olsun, neyin olursa olsun insanlara güvenmemek için çok fazla nedenin olabiliyor...

Bir takım şeyler oluyor, sonuçları belirsiz sonrasında olayların hepsi sarpa sarıyor... Neden mi? Çünkü senin güvendiğin bir insan sana yanlış yapıyor!

Yeter artık bu kadar oyun, oyuncak değil artık benim hayatım..! Kendi önüme bakmak zorundayım ve kesin bir karar vericem...

Ya bu insanlar hayatımda hiç olmayacak, yada o insanlar benim hayatımın bir parçası olarak sonsuza kadar kalacak!

Cumartesi günü yaşanan o lanet şeyden sonra bir takım şeyleri daha iyi anlayabiliyorum neden diye! Yeter artık, kafa karışıklıkları, yalanlar, ihanetler, kırmalar ve kızmalar... Mahçup olmalar üstüne başka bir sürü şey... Anlatamam derdimi, atarım içime... Bir gün beni anladığında çok geç olacak, o gün bu gün değil ama kesinlikle eminim, o gün çok kısa bir zaman sonra olacak!

Ya yeni bir sayfa açılacak, ya eski tüm sayfalar kapanacak. Olan benim 3 seneme olacak, ama dualarım kabul oldu.. Hayırlısı ne ise o olsun istemiştim, hayırlısı neyse o olacak!

21 Kasım 2011 Pazartesi

Gece gece bloga sardim yine...

Gece gece bloga sardim yine... Ne zor bu millet ya. Abi yaninda bir insan varsa eger sana derdini anlatmali ya anlatmiyorsa bir guven sorunu vardir ortada diye dusunmem cok fazlasiyla normal degil mi? Baslarim boyle ise artik bende skildim bunaldim... Vallaha tek basima iken daha mutluyum ben galiba. Etrafinda kimse olmicak dertlerini anlatmiyorlar diye kimseyle tartismayacaksin vs vs vs... Kafan rahat dicem ama yine olmuyor!!! 

Her neyse 12:12 saat biri beni dusunuyor galiba (kim olduguna dair iki farkli tahminim mevcut, ikisi birden de olabili) ama yakinimdaki daha cok beni alakadar ediyor. Bilmiyorum belki yillarin vermis oldugu olgunluk ve buyukluktendir...

Bir sey sormak istiyorum; ben sizce insanlara istedikleri seyleri soyleyen birisi miyim? Bunu dusunuyorum kac zamandir ve ciddi anlamda moralim bozuluyor :/ arkadas olmaz o kadar da herhalde... Neyse hayirlisi olsun bakalim... 

Son soz olarak sunlari soylemek istiyorum;

And when I'm gone, just carry on, don't mourn
Rejoice every time you hear the sound of my voice
Just know that I'm looking down on you smiling
And I didn't feel a thing, So baby don't feel no pain
Just smile back...

Sadece kendini dusun ve kendi parcan oldugunu dusundugun seyleri...

Eminem - When I'm gone

Yeah...
It's my life...
My own words I guess...

Have you ever loved someone so much, you'd give an arm for?
Not the expression, no, literally give an arm for?
When they know they're your heart
And you know you were their armour
And you will destroy anyone who would try to harm her
But what happens when karma, turns right around and bites you?
And everything you stand for, turns on you to spite you?
What happens when you become the main source of her pain?
"Daddy look what I made", Dad's gotta go catch a plane
"Daddy where's Mommy? I can't find Mommy where is she?"
I don't know go play Hailie, baby, your Daddy's busy
Daddy's writing a song, this song ain't gonna write itself
I'll give you one underdog then you gotta swing by yourself
Then turn right around in that song and tell her you love her
And put hands on her mother, who's a spitting image of her
That's Slim Shady, yeah baby, Slim Shady's crazy
Shady made me, but tonight Shady's rocka-by-baby...


And when I'm gone, just carry on, don't mourn
Rejoice every time you hear the sound of my voice
Just know that I'm looking down on you smiling
And I didn't feel a thing, So baby don't feel my pain
Just smile back
And when I'm gone, just carry on, don't mourn
Rejoice every time you hear the sound of my voice
Just know that I'm looking down on you smiling
And I didn't feel a thing, So baby don't feel no pain
Just smile back...


I keep having this dream, I'm pushin' Hailie on the swing
She keeps screaming, she don't want me to sing
"You're making Mommy cry, why? Why is Mommy crying?"
Baby, Daddy ain't leaving no more, "Daddy you're lying
"You always say that, you always say this is the last time
"But you ain't leaving no more, Daddy you're mine"
She's piling boxes in front of the door trying to block it
"Daddy please, Daddy don't leave, Daddy - no stop it!"
Goes in her pocket, pulls out a tiny necklace locket
It's got a picture, "this'll keep you safe Daddy, take it withcha'"
I look up, it's just me standing in the mirror
These fuckin' walls must be talking, cuz man I can hear 'em
They're saying "You've got one more chance to do right" - and it's tonight
Now go out there and show that you love 'em before it's too late
And just as I go to walk out of my bedroom door
It turns to a stage, they're gone, and this spotlight is on
And I'm singing...


And when I'm gone, just carry on, don't mourn
Rejoice every time you hear the sound of my voice
Just know that I'm looking down on you smiling
And I didn't feel a thing, So baby don't feel my pain
Just smile back
And when I'm gone, just carry on, don't mourn
Rejoice every time you hear the sound of my voice
Just know that I'm looking down on you smiling
And I didn't feel a thing, So baby don't feel no pain
Just smile back...


Sixty thousand people, all jumping out their seat
The curtain closes, they're throwing roses at my feet
I take a bow and thank you all for coming out
They're screaming so loud, I take one last look at the crowd
I glance down, I don't believe what I'm seeing
"Daddy it's me, help Mommy, her wrists are bleeding,"
But baby we're in Sweden, how did you get to Sweden?
"I followed you Daddy, you told me that you weren't leavin'
"You lied to me Dad, and now you make Mommy sad
"And I bought you this coin, it says 'Number One Dad'
"That's all I wanted, I just want to give you this coin
"I get the point - fine, me and Mommy are going"
But baby wait, "it's too late Dad, you made the choice
"Now go out there and show 'em that you love 'em more than us"
That's what they want, they want you Marshall, they keep.. screamin' your name
It's no wonder you can't go to sleep, just take another pill
Yeah, I bet you will. You rap about it, yeah, word, k-keep it real
I hear applause, all this time I couldn't see
How could it be, that the curtain is closing on me
I turn around, find a gun on the ground, cock it
Put it to my brain and scream "die Shady" and pop it
The sky darkens, my life flashes, the plane that I was supposed to be on crashes and burns to ashes
That's when I wake up, alarm clock's ringin', there's birds singin'
It's Spring and Hailie's outside swinging, I walk right up to Kim and kiss her
Tell her I miss her, Hailie just smiles and winks at her little sister
Almost as if to say..

And when I'm gone, just carry on, don't mourn
Rejoice every time you hear the sound of my voice
Just know that I'm looking down on you smiling
And I didn't feel a thing, So baby don't feel my pain
Just smile back
And when I'm gone, just carry on, don't mourn
Rejoice every time you hear the sound of my voice
Just know that I'm looking down on you smiling
And I didn't feel a thing, So baby don't feel no pain
Just smile back...

Her seferinde sıkılmak... #sıkılıyorumcunku

Yine sıkıntılı bir gün. Bu sefer nedenini biliyorum sanırım. Anlatmak zorunda değilim ama Cumartesi günü gece olmasını pek beklemediğim, hiç olmaması gereken şeyler geldi başıma. Bir insanın söylediği şeylerin benim canımı bu kadar yakmasına anlam veremiyorum. Söylediği şeyler aslında benim çok hoşuma gidecek şeyler olmasına rağmen. Allah'tan bu söylediklerini kendisi hatırlamıyor. Hatırlasaydı kendisi muhtemelen benim yüzüme bakmak istemeyecek... Sadece tek bir şeyi yüzüne söylediğimde inkar etti, öyle bir şeyi ne olursa olsun söylemeyeceğini idda etti ama ya ben çok sarhoştum yanlış hatırlıyorum (ki detayları ile ne zaman söylediğini söyleyebilirim) yada gerçekten söylediği şeylerin gerçek olması, ona benden çok daha büyük acı verecek...

Bazı insanlar bir takım şeyleri arkadaya attıkça, öne geçecek bir çok şey bulabilir. Yaklaşık 2 aydır yaşadığım durum da bu ne yazıkki... Daha doğrusu benim değil onun son 1 aydır yaşadıkları....

Bir nevi günah çıkartıyorum burada. Benim bir günahım yok belki, ama bu konuda kendimi suçluyorum. Acaba bir insanın duygularını kendime çekme konusundaki yeteneğim çok doğru mu? Neden birisine karşı bir şeyler hissettiğimde bir şekilde yolunu bulup o insanı kendime herhangi bir şekilde bağlayabiliyorum? Neden insanlar beni her ne olursa olsun etrafında görmek istiyor?

Kendimi çok yoruyorum başka kişiler için sanırım. Bu insanlar sevdiğim insanlar olsa bile bu kadarını hakediyorlar mı? Neden insanları sürekli mutlu etmeye çalışmak zorundayım?

Neden mutlu ettiğim insanları, arkadaşlarımı, dostlarımı, sevgililerimi her seferinde bu mutluluğa boğuyorum ve daha sonrasında bana "neyin var" diye sorduklarında derdimi analtmak istemiyorum? Benim derdimi de onlara anlatmam gerekmez mi? Ettiğimiz tartışmalar hep kendimi yıprattığımla alakalı.. Neden?

İş, annem babam ve etrafımdaki insanlar özellikle son 2 aydır kendimi tamamen işime verdiğimi, bu işim yetmezmiş gibi başka işlere de kendimi yorduğumu söylüyor... Bu şekilde mutlumuyum, yoksa yaşadığım acı olayları unutmak için mi kafamı o işe veriyorum???

İsmini bilmediğim bir şarkı dinliyorum şu anda. İçinde geçen söz şu;

Bazen kendini yorarsın başkası için, ancak düşün o buna değer mi?
Eğer değmediğini bir gün anlarsan, kendini pişman hissedeceksin...
Bu lanet dünyada, bir insanı sevmek kadar lanet bir şey var mı?
Eğer gerçekten sevmek lanet bir şey ise, neden seviyorum?

Sevmem başkasını bu şekilde diye 3 sene önce söz verdim birilerine... Evet haklıydım, şimdi Allah hiç ummadığım bir anda, hatta hiç bir şekilde umudumun olmadığı bir anda tekrar karşıma çıkarttı ve herşey güzel gibi görünüyor. Neden peki?

Bir anlamı olmalı. Yüzüstü bırakıp gittiğim bir insanın, tekrar bir şekilde binlerce kilometre öteden gelipte benim evimin 1 km ötesine taşınması... Bana çok anlamsız gelmiyor... Varsa başka bir anlamı, lütfen birisi açıklasın, eğer yoksa bir anlamı, sadece bir anı olarak bu günden itibaren geçmişte kalsın....

17 Kasım 2011 Perşembe

Ben hiç bir zaman büyümek istemedim, ama hiç bir zamanda çocuk olamadım...

Bu gün bir şey farkettim. Canım sıkkın olduğunda bu bloga ihtiyaç duyuyorum. Uzun zamandır sahip olmama rağmen pek fazla bir şey paylaşmadım bu blogda. Bilmiyorum belki kimse girmiyor bu bloga o yüzden, belki başka bir anısı var...

Bu blogu aldığımda hatırlıyorum Türkmenistan'daydim. Aşkabatta bu blog sayfasını alabilmek için 44k hızındaki internetle savaştığımı hatırlıyorum çok net bir şekilde... İnternet yasak, dial up kullanılıyor sadece ve en yüksek hızlı kullananlardan birisi bizdik Türkmenistan'da...

Dün bir şeyi farkettim; bir çok konuda herhangi bir fikre sahip olmama rağmen kendimi ifade etmekteki zorlanmamı. Arkadaşlarım içerisinde nedense hep en bilgili olarak beni gösterirler, ancak iş anlatmaya geldiğinde gerçekten çok büyük bir sıkıntı çekiyorum.

Makina mühendisliği mezunu bir arkadaşımla motor tasarlamaktaki zorlukların hepsini tam olarak bilmesem de var olan 10 kuralından 7 tanesini doğru söyledim, nasıl olduğundan emin değilim ama öyle. Bir çok insan benim davranış olarak çok daha büyük davrandığımı söylüyor ve özellikle son 2 sene içerisinde çok daha büyük yaştaki bir insanın davranışları içerisinde olduğumu özellikle söylüyorlar... Sebebi ne?

Çocukluğumu tam olarak yaşadım diyemiyorum, ben Türkmenistan'da sokağa adım atmayan bir çocuktum. Sadece 3 5 tane Türk arkadaşımla haftada bir gün su savaşı felan yapardık yada kartopu savaşı, onun dışında sokakta saklambaç oynadığıma dair bir anım yok. He unutmadan, çocukken oynadığım maç vardı birde...

Okul okurken, okulun en gözde öğrencilerinden birisiydim. Burak dendiğinde "iyi çocuk, zeki çocuk" dedirtirdim kendim hakkımda. Nedendir bilmiyorum ama bu geçmiş zamanımdaki yaşadıklarımdan çok son 4 sene içerisinde yaşadıklarım beni bu kadar yordu...

Ben hiç bir zaman büyümek istemedim, ama hiç bir zamanda çocuk olamadım. Elimde ya bir kitap, yada bir defter gezen, bir şeyler karalayan yazan bir çocuk, onlarda olmadı mı, okulun futbol sahasının köşesindeki duvara taşlarla bir şeyler yazıp çizen çocuktum...Sosyal bir çevreye sahip olmamanın verdiği huzurdu onlar ve o şekilde mutlumuydum? Şu anda mutlumuyum? Peki yarın mutlu olabilecekmiyim? Hiç zannetmiyorum...

Ben hiç bir zaman büyümek istemedim, ama hiç bir zamanda çocuk olamadım...

4 Kasım 2011 Cuma

Bunalım...

Ne oluyor bugün bana?

Sabah kalktım, her zamanki gibi üstümü başımı giyindim, şapkamı (fotörümü) taktım ve 2 ayrı parfümümü sıktıktan sonra, ekşi elmam elimde yola çıktım kulağımda iPhone'umun kulaklığı ile. Gayet mutlu ve neşeliydim taaki saat 12 olana kadar...

12 olduğunda ne oldu bilmiyorum, birden çöktüm. Şu anda rahatlamak için abuk subuk yazılar paylaşıyorum bloglarımda.. Twittera girmek bile istemiyorum...

Ulan birisi arkamdan mı konuşuyor? Sanki kötü bir şeyler olacakmış gibi hissediyorum haksız olma ihtimalim nedir sizce?

1 Kasım 2011 Salı

Saat 12 ye 8 var...

Öğlen arasına 8 dk kala yaşadıklarımı anlatmak istedim. Sanki hayat yeniden canlanacakmış gibi hissediyorum. Lisedeyken öğlen yemeğini bekler gibi, zil çalsa da yemekhaneye koşsam diye bekler gibi hemde. Ama öyle değil şimdi..... Yaşadığım şeyler çok karışık kuruşuk yaaw :/ neden bilemiyorum da sevinemiyorum iş olmadığında...

Annemin dediği gibi, herhalde gerçekten çok büyük hırs yaptım. Kendimi harap mı ediyorum ?

Bu arada Beethoven'in Waldstein sonatı çalıyor. Bunuda ek bilgi olarak ekleyeyim ;)