8 Ocak 2015 Perşembe

Çocukken kartopu savaşları yapardık...




Tekrar çocuklar gibi olmamız yerine getirilemeyecek bir taleptir; 
ama en azından çocukların bizler gibi olmasını önlemeye çalışabiliriz.
Erich Kastner

Çocukken herşey ne güzeldi, kar yağdığında kardeş gibi olduğumuzu bildiğimiz (düşündüğümüz) arkadaşlarımızla çıkıp kartopu savaşları yapardık... 

O zamanlar kar toplarının içine taş koymayıda savaşa başlamadan önce şart koşardık...

Kendi kalelerimiz olurdu, 15 dakikalık bir oyun için 5 saat boyunca kardan duvar örüp, gözlem delikleri açardık. Bazen abartır bu deliklerden birbirimizi vurmayı şart koşardık...

Asfalt yola akşam su dökerdik, su ertesi sabah donduğunda çıkıp üstünde kayardık. Hele birde hafifçe bir yokuşsa keyfimize diyecek yoktu...

Şimdi ne mi oldu? Kardeş gibi olduğumuz arkadaşlarımız "şerefsiz" çıktı, içlerine taş koyduğumuz kar topları yumruklar oldu, kendi duvarlarımızı ördük bu yüzden, bu duvarlara açtığımız deliklerden birbirimizle bakar olduk, o kalenin içine hapsettik kendimizi... O asfalt yola döktüğümüz su yerine kazdığımız çukurlar oldu, hep birbirimizin önüne çukur kazdık, her gün sabah uyandığımızda beddua eder olduk eskiden "kardeş gibi" olduğumuz kişilerle, hele birde o "kardeş gibi" olan kişiler herhangi bir konuda uçurumun kenarındaysa, keyfimize diyecek yok... Hala umut var diye düşündüğüm oluyor bazen ama sonrasında görüyorum ki sadece boğaz manzaralı bir iş yemeğinden fotoğrafı görüpte "hal hatır" sormak için arayan üstüne "gel seninle şu işi yapalım" diyen "kardeş"lere sahipmişim... Garip...