Her sabah saat 6.30'dan itibaren 10 dakikada bir telefonumun alarmını kurulu tutuyorum. Ne olur ne olmaz diye, en geç 7:30'da evden çıkmış olayım ki işyerine geç kalmayayım, birazcık erken gideyim giderken de telefonumdan twitter'da twitleri okuyayım ve haberlere bakayım diye. Malum hiç tv izlemiyorum neredeyse o yüzden benim insanlardan "uzak" kalmamam lazım.... Gündemde olup bitenleri öğrenmek için insanların muhabbetlerini dinlemek pek hoş olmuyor bence.
Evden çıkmadan önce elimi yüzümü yıkıyıp dişlerimi fırçalıyıp hazırlanıyorum. Çıkmadan önce 2 farklı parfüm kullanıyorum, bir tanesi montumun üzerine sıktığım Joop marka, bir tane de Gyvenchy PI :) iPhone'uma kulaklığımı takıyıorum ve açıyorum her sabah fix müziğimi yolculukta twitter, facebook ve foursquare ile bana eşlik etsin diye.
Neyse, sabah evden çıktığımda, cadde üzerinde servislerini bekleyen, dolmuş yada otobüs bekleyen bir sürü insan görüyorum. Bu gün farkettim ki bu insanlar hep "constant" yane "sabit". Apartmandan çıkarken gördüğüm karşı komşunun başörtülü kızları servislerini bekliyorlar, yokuştan çıkarken her zaman ve her zaman gördüğüm o beyaz saçlı genç adam... Çözemiyorum o adamı bir türlü, bizim binanın aşağısında bir yerde iş yeri mi var da eleman her sabah oradan geçiyor yoksa işten mi geliyor?
Mahmutbey caddesine çıktığımda gördüğüm suratlar aynı. 22. sokakta oturuyoruz biz, 21. sokak başında yaşlı bir amca (muhtemelen camii'nin cemaatinden bir kimse, başında takkesiz görmüyorum hiç) "Selam'ın Aleyküm" diyor. 21 ile 20. sokakları arasındaki Nokta Market'in genç çalışanlarını görüyorum. Beni artık tanıyorlar bir "Merhaba" faslı orada geçiyor. 20 ile 19 sokaklar arasında pek bir şey yok, sadece bir manav var, oradaki uyuz olduğum adam her sabah bana tip tip bakıyor. Canımı sıkan olay bu zaten! 19 ile 18 sokaklar arasında her sabah poğaçamı aldığım fırın var. Güneş Unlu Mamüller, girip sıcak poğaçamı veya simidimi alıyorum ve yolculuğuma devam ediyorum. Kulağımda çalan müzik "Day N Night" bu arada :) Nedendir bilmiyorum, 18. sokağın başında bu müziği açıyorum 3 aydır...
18 ile 3 sokaklar arası yaklaşık 700 mt kadar, bu aralıkta öylesine gözlemliyorum etrafı, ancak 9. sokağın yada 10. sokağın karşısındaki Aktaş market'in yanındaki sokaktan çıkan kız gözümden hiç kaçmıyor... Sokaktan çıkarken görmesem bile mutlaka yolda bir yerlerde aynı ceket ile karşıma çıkıyor sürekli.
3. Sokağın başına geldiğimde gür saçlı amcayı aramaya başlıyorum. Özelliği, benim enişteme çok benziyor olması. 4 5 aydır her sabah o saatte mutlaka denk geliyoruz (bu gün erken çıkmış galiba, 10 sokağın başında o bahsettiğim Aktaş Market'in yanındaki sokaktan çıkan kız ile aynı zaman diliminde gördüm). 1. sokağı geçtikten sonra Fetih caddesine gelmeden her sabah Maden suyumu aldığım Tekel'e geliyorum, 50 kuruşa maden suyumu alarak yoluma devam ediyorum.
Fetih caddesinden Metrobüs durağı yaklaşık 200 mt kadar. Bizim kliniğin sokağından geçerken (Tekin Sokak) otobüs durağındaki teyze gözüme çarpıyor her sabah. Nedense hiç bir zaman görmeden geçmediğim insanlardan birisi, mutlaka o noktada oluyor... Geç kaldığım zamanlarda da orada gördüm onu, erken çıktığım zamanlarda da, orada otobüs durağının işletmesini felan yapıyor zannedersem :)
Ve şimdi Metrobüs'ün merdivenlerinden çıkıyorum. Çıkarken sol tarafımdaki işportacı adam, ve poşetin içinde mendil satmaya çalışan ve muhtemelen ellerini bir kaza sonrasında kaybetmiş bir abiyi görüyorum. Mutlaka bir mendil peçete alıp halini hatırını sorarım onun. Sağolsun o da ne zaman görse selam verir mutlaka.
Metrobüs durağının içine girdiğimde ise tipler yine "constant"... Lanet gitsin, hiç sevmiyorum şu kirli sakallı küpeli ve uzun saçlı salağı!
8.05'e kadar boş metrobüsün gelmesini bekliyorum, "öküz" insanların olduğu ülkemizde "boş" bir metrobüse binmenin ne kadar zor ve zahmet gerektiren bir iş olduğunu bilirsiniz sizde tahmin ediyorum ki...
Metrobüse otursamda oturmasam da en arkadan biniyorum, uygun bir yere oturuyorum yada uygun bir yerde duruyorum, elimde CNN Türk'den haberleri okuyabildiğim telefonum, kulağımda çalan hafif bir müzik ve o müziğin sessizliği.....