Efendim hayırlı günler olsun hepinize. Sevdiklerime, sevmediklerime, tanıdıklarıma, tanımadıklarıma kısacası tüm dünyaya...
Dün akşam 00:00 olduğunda kendi kendime bir karar alma gereği duymuştum, bunu da Facebook ve Twitter hesaplarımdan zaten bildirmiştim diye hatıylıyorum. Bir takım kararlar almaya iten durumlar gelişti... Hayatımda ikinci defa bunu yapmak zorunda hissettim. Daha önceden sadece bir kere bunu yapmıştım...
20 Mart 2011 tarihinden beridir vermiş olduğum "Ahmet beyin oğlu" durumundan kurtulma çabam, Haziran itibarı ile "Burak Bey" durumuna upgrade olmuş, ve Kasım gibi "Burak beyin babası" konumunda babamı görmekten mutluluk duyuyorum. Yanlış anlaşılmasın lütfen, babamı gerçekten çok seviyorum, saygı duyuyorum ancak bana insanların "Dişçi Ahmet bey'in oğlu" demesi gerçekten çok büyük rahatsızlık veriyordu.
Bir takım şeyleri bu kadar kısa zaman içerisinde gerçekleştirmek gerçekten bir insana gurur veriyor, bunları kimselerle paylaşmak istemiyorum. Ancak paylaşmak istediğim bir şey var;
10 Mayıs'ta birisiyle yaptığım telefon konuşması sonucunda "Ben başarılı olabilirim" sözünü tekrar hatırladım.
2008'de Türkiye'ye geldiğimde, okumuş olduğum bir sürü abuk subuk kişisel gelişim kitapları, yaptığım !!gereksiz!! çalışmalar sonucunda kendimi geliştirdiğimi farkettim.
Oturup bir kitabı açtım, herhangi bir kitabı (İsmini hatırlıyorum, ilk başta sıkılmıştım ama daha sonra çok hoşuma gitti, Metal Fırtına 2 Kayıp Naaş) ve kitapta rastgele gözlerimi gezdirmeye başladım. Neden yaptığımı sorsanız, uyumak içindi...
Aradan bir kaç günün geçmesi ile birlikte bir şey farkettim, göz gezdirdiklerimi hatırlıyordum! Evet, bilmiyorum başka birisi keşfetmişmiydi ama, kesinlikle hızlı okuma yöntemlerinden bir tanesi bu olabilirdi diye düşündüm ve devam ettim...
Kitap bittiğinde neredeyse dakikada 4 sayfa okuyordum, bu yaklaşık 1000 kelime eder!
Bu şekilde bir ay kadar kendi halimde bir şeyler yaptım, gördüm ki bunu farklı şekillerde de kullanabilirim. Öncelikle algılarım açılmıştı, dünyaya daha dikkatli bakmaya başlamıştım. Duyduğum şeyler, gördüğüm şeyler sanki kafamda daha kalıcı olmuştu.. Evet hafızama etki etmişti ve bende biraz daha alıştırma yapmam gerektiğini düşündüm. Kendimce göz egzersizlerine, abuk subuk şeyleri ezberlemeye, okumaya koyuldum...
2008 yılı bitene kadarki Temmuz - Aralık ayları arasında kendime yapabildiğim herşeyi yaptım! O süre içerisinde bir kaç tane kitap ezberlemeye koyuldum, 10 15 sayfasını ezberledikten sonra canım sıkılıyordu bırakıyordum ama olsun, hafızamı geliştiriyordum. Numaraları ezberliyordum, telefon rehberimi açıpta insanların numaralarına 10'ar saniye bakıyor, bir kaç dakika sonra ne kadar doğru hatırladığımı ölçebilmek için kendi kendime test uyguluyordum... Çok başarılı olduğumu söyleyemem ama başarısız kesinlikle değildim!
Geçen bu süre zarfında kendimi bir çok konuda geliştirdim, mümkün olduğunda geniş düşünmeye, mümkün olduğunda mantıklı düşünmeye ittim kendimi... Yaşadklarımdan (yada yaşattıklarımdan) sonra haketmiştim bunları sanırım... Ama kendi faydama oldu...
Bu durumdan kendim için şöyle bir formül ürettim;
Matematik dersinden hatırlarsınız, iki negatif sayının çarpımı pozitif verir, işte bu formülü hayatıma nasıl uyguladığımı zamanla gördüm....
When we all give the power
We all give the best
Every minute of an hour
Don't think about the rest
And you all get the power
You all get the best
When everyone gets everything
And every song everybody sings
And it's life
Life is life
Labadab dab dab life (nanananana)
Life is life when we all feel the power
Life is life come on, stand up and dance
Life is life when the feeling of the people
Life is life is the feeling of the band
When we all give the power
We all give the best
Every minute of an hour
Don't think about the rest
Then you all get the power
You all get the best
When everyone gives everything
And every song everybody sings
And it's life
Life is life
Labadab dab dab life (nanananana)
And you call when it's over
You call it should last
Every minute of the future
Is a memory of the past
Cause we all gave the power
We all gave the best
And everyone gave everything
And every song everybody sang
Dün akşam 00:00 olduğunda kendi kendime bir karar alma gereği duymuştum, bunu da Facebook ve Twitter hesaplarımdan zaten bildirmiştim diye hatıylıyorum. Bir takım kararlar almaya iten durumlar gelişti... Hayatımda ikinci defa bunu yapmak zorunda hissettim. Daha önceden sadece bir kere bunu yapmıştım...
20 Mart 2011 tarihinden beridir vermiş olduğum "Ahmet beyin oğlu" durumundan kurtulma çabam, Haziran itibarı ile "Burak Bey" durumuna upgrade olmuş, ve Kasım gibi "Burak beyin babası" konumunda babamı görmekten mutluluk duyuyorum. Yanlış anlaşılmasın lütfen, babamı gerçekten çok seviyorum, saygı duyuyorum ancak bana insanların "Dişçi Ahmet bey'in oğlu" demesi gerçekten çok büyük rahatsızlık veriyordu.
Bir takım şeyleri bu kadar kısa zaman içerisinde gerçekleştirmek gerçekten bir insana gurur veriyor, bunları kimselerle paylaşmak istemiyorum. Ancak paylaşmak istediğim bir şey var;
10 Mayıs'ta birisiyle yaptığım telefon konuşması sonucunda "Ben başarılı olabilirim" sözünü tekrar hatırladım.
2008'de Türkiye'ye geldiğimde, okumuş olduğum bir sürü abuk subuk kişisel gelişim kitapları, yaptığım !!gereksiz!! çalışmalar sonucunda kendimi geliştirdiğimi farkettim.
Oturup bir kitabı açtım, herhangi bir kitabı (İsmini hatırlıyorum, ilk başta sıkılmıştım ama daha sonra çok hoşuma gitti, Metal Fırtına 2 Kayıp Naaş) ve kitapta rastgele gözlerimi gezdirmeye başladım. Neden yaptığımı sorsanız, uyumak içindi...
Aradan bir kaç günün geçmesi ile birlikte bir şey farkettim, göz gezdirdiklerimi hatırlıyordum! Evet, bilmiyorum başka birisi keşfetmişmiydi ama, kesinlikle hızlı okuma yöntemlerinden bir tanesi bu olabilirdi diye düşündüm ve devam ettim...
Kitap bittiğinde neredeyse dakikada 4 sayfa okuyordum, bu yaklaşık 1000 kelime eder!
Bu şekilde bir ay kadar kendi halimde bir şeyler yaptım, gördüm ki bunu farklı şekillerde de kullanabilirim. Öncelikle algılarım açılmıştı, dünyaya daha dikkatli bakmaya başlamıştım. Duyduğum şeyler, gördüğüm şeyler sanki kafamda daha kalıcı olmuştu.. Evet hafızama etki etmişti ve bende biraz daha alıştırma yapmam gerektiğini düşündüm. Kendimce göz egzersizlerine, abuk subuk şeyleri ezberlemeye, okumaya koyuldum...
2008 yılı bitene kadarki Temmuz - Aralık ayları arasında kendime yapabildiğim herşeyi yaptım! O süre içerisinde bir kaç tane kitap ezberlemeye koyuldum, 10 15 sayfasını ezberledikten sonra canım sıkılıyordu bırakıyordum ama olsun, hafızamı geliştiriyordum. Numaraları ezberliyordum, telefon rehberimi açıpta insanların numaralarına 10'ar saniye bakıyor, bir kaç dakika sonra ne kadar doğru hatırladığımı ölçebilmek için kendi kendime test uyguluyordum... Çok başarılı olduğumu söyleyemem ama başarısız kesinlikle değildim!
Geçen bu süre zarfında kendimi bir çok konuda geliştirdim, mümkün olduğunda geniş düşünmeye, mümkün olduğunda mantıklı düşünmeye ittim kendimi... Yaşadklarımdan (yada yaşattıklarımdan) sonra haketmiştim bunları sanırım... Ama kendi faydama oldu...
Bu durumdan kendim için şöyle bir formül ürettim;
Matematik dersinden hatırlarsınız, iki negatif sayının çarpımı pozitif verir, işte bu formülü hayatıma nasıl uyguladığımı zamanla gördüm....
(-) x (-) = (+)
Evet, kariyer geçmişime baktığımda başarısız birisi değildim, hatta bir çok insandan çok daha başarılıydım ve ne olduysa üniversiteye gelmemle birlikte olmaya başladı. Birden dünyanın en başarısız insanı oluverdim. Bu durum benim canımı sıkıyordu, ancak aileme karşı bir isyandı... Daha sonra isyanım "bastırıldığında" yapacak bir şey olmadığını gördüm ve mecburen mecburen mecburen diye diye bir şeyleri yapmak zorunda kaldım. Bunları yaparken de kendim için kullanmasını öğrendim bir şekilde...
2010 yılı hayatımın en kötü senesiydi. Konuşmak bile istemiyorum o sene hakkında. Lanet ediyorum o seneye..!
veeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee............................................
2011 yılına girdiğimiz gece, arkadaşlarla (Dostlarım; Kerem ve Cihan ile) o evdeki partinin başlaması ile yeni bir hayata başlamam gerektiğine karar verdik ortaklaşa. Oturduk ve yapmam gerekenleri konuşmaya başladık... Bunun için öncelikle kendimi toparlamam gerekiyordu, bir kaç aylık toparlama evresinden sonra kendi mutluluğumu elde edeceğime inandım. Yıllardır bir şekilde mutlu olmaya çalışmıştım, artık mutlu olmaya çalışmamalı, ne olursa olsun mutlu olmalıydım... Gülücükler saçmaya başladım dünyaya o 20 Mart gününden sonra...
Kerem ile konuştuk ne yapacağım hakkında ve bu benim hayatımdaki dönüm noktası oldu...
10 Mayısta beklemediğim birisi ile güzel bir telefon görüşmesi yaptım, aslında beklemiyor değildim ancak umudumu yitirmişdim. Okursa bu yazıyı zaten bilir o kendisini :)
Daha sonra hayata iyicene sarılmam gerektiğini görerekten bir bahane aradım....
Bahane, bahane, bahane, bahane, bah....
BULDUM!!!
"Ahmet beyin oğlu" olmamalıydım. Amacım "Ahmet beyin oğlu" gelmiş, geldi vs denmesinden ziyade "Burak" yada "Burak bey" gelmiş denmesi olmalıydı... Kıvılcımıda bulmuştum ve sıra bir şekilde bu durumdan kurtulmaya gelmişti...
Sonunda çok ufak tefek şeylerle, kendime nasıl gaz verdiğimi gördüm, bu durumdan da çok mutluyum. Kendimi hiç beklemediğim bir yerde buldum. Özellikle şu sıralar, o kadar alakasız bir yerdeyim ki, 1 sene önce söyleseydi birisi bana, "Hass..... lan" diye küfreder kovardım belki dalga geçiyor benimle diye...
Bana bu güne kadar herkes çok başarılı olabileceğimi söylemişti, ben bundan kaçmıştım, neden diye sordum, kaçmayalım bakalım ne olacak dedim ve geldiğim nokta apaçık ortada... Teşekkürler hayat...
Şu sözleri sizlere bu yazımın sonuna eklemek istiyorum...
We all give the best
Every minute of an hour
Don't think about the rest
And you all get the power
You all get the best
When everyone gets everything
And every song everybody sings
And it's life
Life is life
Labadab dab dab life (nanananana)
Life is life when we all feel the power
Life is life come on, stand up and dance
Life is life when the feeling of the people
Life is life is the feeling of the band
When we all give the power
We all give the best
Every minute of an hour
Don't think about the rest
Then you all get the power
You all get the best
When everyone gives everything
And every song everybody sings
And it's life
Life is life
Labadab dab dab life (nanananana)
And you call when it's over
You call it should last
Every minute of the future
Is a memory of the past
Cause we all gave the power
We all gave the best
And everyone gave everything
And every song everybody sang
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder