4 Ocak 2024 Perşembe

Bir gün daha geçti, geçerken bir yıl götürdü...


 

Ne desem bilmiyorum, bilemiyorum.

İyi miyim, kötü müyüm hiç bir fikrim yok. Sadece bir kaç aydır çok yoğun çalışıyorum, başarımdan habersiz şekilde. Başarılı mıyım acaba? Yaptığım şeyler başarı veya başka bir şey denilebilir mi?

Tedirginliklerim var, iş sorumluklarımla alakalı.

Acaba, üstesinden gelebilecek miyim?

Hiç bir fikrim yok.

Yeni yıla buruk, sessiz ve mutsuz girdik yine. Güzel ülkemdeki olaylardan dolayı olsa gerek, herkesin suratı asık.

Eskiden yıl biterken sevinirdik, neden sevinemiyoruz? 

Bunu kendine sorup "Yaşlandık" diyen çok kişi var ama tamamen saçmalık. Yaşlanmak insanın mutluluğunu götürmez ki, en azından benimkini.

Hiç böyle hayal etmemiştim; büyümeyi, sorumluluk yüklenmeyi...

Ama her neyse... Güzel şeyler de var.

Mesela;

Umay Nil 2 yaşına girdi geçen ay başında. Hala konuşamıyor ama sağlık sorunu olduğunu düşünmüyorum.

Sağlık demişken, geçen hafta 3 gece hastanedeydik, bizim nonik zatürre atlattı. Çok şükür iyi şimdi ama perişan olduk, hem iş hem aile derken ben iki kere perişan oldum...

Her neyse, her kes zor ve yoğun, yorucu zamanlar geçiriyor mutlaka, bunlar da bitecek yada bitmeyecek, ben alışacağım. Emin değilim...

Güzel günler göreceğimize inanıyorum...

Kalın sağlıcakla...

6 Eylül 2023 Çarşamba

Toprağın altında geçirdiğin iki yıl, toprağın üstünde geçireceğim bir ömür...

 



En kötü şey ne biliyor musun? Son nefesini verirken aklından geçeni bilememek, sana veda edememek...


Yine bu gece aynı saatte uyandım. Doktorun gelip "Başınız sağolsun" dediği anda... Rüya göremiyorum artık, rüya görmenin nasıl bir şey olduğunu bile hatırladığımdan emin değilim.

Bilmiyorum BABA. Hala ne yapacağımı bilmiyorum. Hayal kuramıyorum, çünkü hayallerimde hep sen vardın eskiden. Sen olmadan eksik kalıyor hayallerim ve beni bilirsin, bir şeyi eksik yapacağıma hiç yapmam daha iyi...

Bilmiyorum BABA. Hala nereye gideceğimi bilmiyorum. Plan yapamıyorum, çünkü planlarımda hep sen vardın eskiden. Sen olmadan eksik kalıyor tüm planlarım ve beni bilirsin, bir şeyi eksik yapacağıma hiç yapmam daha iyi...

Bilmiyorum BABA. Hala sohbet ederken ne konuşacağımı bilmiyorum. Konuşamıyorum, çünkü konuşmalarımda sen olurdun eskiden. Sen olmadan eksik kalıyor tüm sözlerim ve beni bilirsin, bir şeyi eksik yapacağıma hiç yapmam daha iyi...

Bilmiyorum BABA. Hala yolculuk yaparken nereye gideceğimi bilmiyorum. Gidemiyorum, çünkü giderken hep sen olurdun aklımda. Sen olmadan eksik kalıyor tüm yolculuklarım ve beni bilirsin, bir şeyi eksik yapacağıma hiç yapmam daha iyi...

Bilmiyorum BABA. Bu şeylerle nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum. Başa çıkamıyorum, çünkü her şeyle başa çıkarken sen olurdun yanımda eskiden. Sen olmadan eksik kalıyor tüm çabalarım ve beni bilirsin, bir şeyi eksik yapacağıma hiç yapmam daha iyi...

BABA;

Sen gittin, rüyalarım bitti...

Sen gittin, hayallerim bitti...

Sen gittin, planların bitti...

Sen gittin, sözlerim bitti...

Sen gittin, yollarım bitti...

Sen gittin, çabalarım bitti...

Boğazıma düğümleniyor her gülüşüm, kahkaha atmıyorum aylardır, atamıyorum!

"Çok konuşma oğlum, boş konuşmuş olursun" derdin; artık hiç konuşamıyorum. Arada buraya girip belki okuyabiliyorsundur diye buraya yazıyorum. Emin ol, sen gelmiyorsan kimse gelmiyordur buraya...

Seni çok özledim... Eğer öbür dünya var ise, seninle orada görüşeceğiz...

Bir gün mezarına gelip sana sevdiğin bu şarkıyı dinleteceğim. Umarım oda günah değildir. 


Buda maviş gözlü tontiş torunun Umay Nil.

Ona "Nonik" diyoruz :) 

Görme ne hallerde şu sıralar. Bana arada "Baba" demeyi öğrendi. Parmak seviyor, sürekli gelip parmağımı tutup bir şeyler gösteriyor :) 

Sürekli elleri havada geziyor, gören polis kovalıyor zanneder :) Keşke sende görebilseydin, nasıl eğlendiğimizi.

Torununa iyi bir BABA olabiliyor muyum bilmiyorum ama senin kadar iyi bir BABA olabileceğimden emin değilim. Gerçi erkekler BABA olunca BABA'ları gibi olurmuş. Umarım bende senden bir şey kapmışımdır...

Seni çok özleyen canın, kanın ve yaramaz oğlun...

Seni çok özledik...

7 Eylül 2022 Çarşamba

Toprağın altında bir yıl, toprağın üstünde geçireceğim bir ömür...

 


Bir yıl önce bugün bir adamı ellerimle mezarına yerleştirdim. Arkasında kocaman bir hayat bıraktı. Büyük çınar devrilmedi belki ama artık gölgesi yok…


Geçen sene bugün, 7 Eylül 2021 tarihinde, saat 10:30'da seni ebedi yatağına kendi ellerimle yerleştirdim.

Hala yas tutamıyorum, hak etmiyorum galiba...

Annem, kardeşlerim ağlarken, ben put gibi duygusuz bir ifadeyle izliyorum olup bitenleri.

O günden bu güne kadar mutlu olamadım, bir kere ağladım, oda torunun doğduğunda göremediğin için.


Bir kere sevindim, torunun seni andırdığı için.

Onun dışında hiç bir şey yok, hiç bir heyecan yok, hiç bir zevk yok sanki.

Geceleri hala senin yokluğun geliyor aklıma, uyanıyorum, etrafıma bakınıp uyumaya çalışıyorum.

Biliyor musun, geçen gece komşunun kapı sesi geldi uyurken, sen geldin zannettim uykulu gözlerle. Sonra telefonuma baktım, tarih 6 Eylül 2022, saat 1:30'u gösteriyordu, doktorun çıkıp "Başınız sağolsun" dediği zamandan tam dakikası dakikasına 1 yıl sonrası...

Hala son anlarında aklından ne geçiyordu diye merak ediyorum baba...

Hala numaranı telefonumdan silemiyorum,

Hala resimlerine bakamıyorum, 

Hala senin yokluğuna alışamadım,

Hala seni özlüyorum,

Hala vicdan azabı çekiyorum,

Hala yas tutmayı hak etmiyorum belki...

Sen toprağın altında bir yıl geçirdin baba, ben toprağın üstünde sensiz bir ömür geçireceğim, seninle vedalaşamadan...

Ruhun şad olsun...

24 Ocak 2022 Pazartesi

Seni ömrümüzde unutamayacağız...


 

Baba...

Sen aramızdan ayrılalı tam olarak 140 gün, 4 ay 18 gün...

Sen aramızdan ayrılalı 3 ay 2 gün olmuştu ki torunun Umay Nil doğdu.

Biliyor musun, çenesi aynı sen... Her yüzüne baktığımda seni hatırlıyorum. 

İçim çok acıyor, sana yaşattığım aptalca şeylerin acısı belki, belki seni kaybetmenin, belki ilk torununu görememenin acısı. Ama içim sızlıyor sürekli.

Akşam karanlık bastığında aklıma geliyorsun, son dakikalarında aklından ne geçirdin diye.

Biliyor musun, seni son gördüğümde bana "Korkuyorum oğlum!" demiştin de ben sana hiç bir şey diyememiştim, elini tutmuştum sadece. Keşke o gün sana "Korkma baba" diyebilseydim...

Pişmanlıklarımı, acımı, özlemimi anlatmak mümkün değil...

Senden sonra yas tutmadım, tutmayı hak etmedim diye belki bilmiyorum ama yas tutamadım...

Seni mezarına yerleştirdiğimde, üzerine toprak atıldığında yalnızlığını hissettim ama korkma, sen orada yalnız değilsin; biz burada sensiz yalnızız...

Bizi görüyorsun biliyorum, lütfen ama lütfen bize verdiğin bu hayatı, yaşamı, bizim için verdiğin mücadeleleri, bize anlatmadığın acılarını, hislerini, sana yaşattıklarımızı, senden aldıklarımızı ve belki çaldıklarımızı, hakkını helal et.

Lütfen oradan bizi izlerken mutlu ol, sen yeterki orada mutlu ol, biz burada hiç üzülmeyeceğiz...

Ama seni çok özledik, seni çok özleyeceğiz...

Sana hayırlı bir evlat olamamış oğlun;

Burak...